,

Hakimiyet Milletindir İlkesi Ne Zaman Türk Anayasası’na Girdi?

Bugün sorulan sorumuz:
Hangi tarihte hakimiyet milletindir ilkesi Türk Anayasası’na girdi?

Hâkimiyet milletindir ilkesinin Türk Anayasası’na giriş tarihini ve Türk siyasi tarihindeki önemini keşfedin. 1924 Anayasası ve Türk demokrasisinin temel ilkeleri hakkında bilgi edinin.

Hakimiyet Milletindir İlkesinin Türk Anayasası’na Girişi

Hâkimiyet milletindir ilkesi, Türk siyasi tarihinde köklü bir ilkeye işaret eder ve Türk Anayasası’nın temel yapı taşlarından birini oluşturur. Bu ilke, ulusun egemenliğinin kaynağının bizzat millet olduğunu ve yönetim hakkının millete ait olduğunu vurgular. Türk Anayasası’nda yerini bulması ise, uzun ve mücadelelerle dolu bir sürecin sonucunda gerçekleşmiştir.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş ve Hâkimiyet Anlayışının Dönüşümü

Osmanlı İmparatorluğu’nda hâkimiyet anlayışı, padişahın mutlak egemenliğine dayanıyordu. Ancak 19. yüzyılda başlayan siyasi ve sosyal dönüşümlerle birlikte, Batı’dan gelen milliyetçilik akımlarının etkisiyle Osmanlı toplumunda da yeni fikirler yeşermeye başladı. Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) gibi önemli reformlarla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nda siyasi ve sosyal alanda birtakım yenilikler gerçekleştirilmeye çalışıldı. Bu dönemde, özellikle aydın kesimin öncülüğünde, halkın yönetime katılımını savunan fikirler giderek yaygınlaştı.

Meşrutiyet Hareketi ve Halkın Egemenlik Mücadelesi

1876 yılında ilan edilen I. Meşrutiyet, Osmanlı tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde, padişahın mutlak otoritesinin sınırlandırılması ve parlamenter sisteme geçiş hedefleniyordu. Ancak I. Meşrutiyet kısa sürdü ve II. Abdülhamid tarafından askıya alındı. Buna rağmen, halkın egemenlik mücadelesi devam etti. 1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncülüğünde başlayan II. Meşrutiyet hareketi, Osmanlı siyasi tarihinde yeni bir sayfa açtı. Bu dönemde, parlamenter sistem yeniden tesis edildi ve halkın yönetime katılımı için önemli adımlar atıldı.

Cumhuriyet’in İlanı ve Hâkimiyet Milletindir İlkesinin Anayasal Güvence Altına Alınması

Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’nda yenilmesinin ardından, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcını simgeler. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, hâkimiyet anlayışında köklü bir değişim yaşandı. Artık egemenliğin kaynağı millet olarak kabul ediliyor ve yönetim hakkı doğrudan millete ait oluyordu.

1924 Anayasası ve Hâkimiyetin Kayıtsız Şartsız Millete Ait Olduğunun İfadesi

Cumhuriyet’in ilanından sonra hazırlanan 1924 Anayasası, hâkimiyet milletindir ilkesini somutlaştıran önemli bir metindir. 1924 Anayasası’nın 1. maddesi, “Türkiye Devleti, bir Cumhuriyettir.” şeklinde belirtilerek, devletin şeklinin cumhuriyet olduğunu açıkça ortaya koymuştur. 2. maddesinde ise, “Türkiye Devleti’nin hakimiyet kaynağı milletindir. Bu hakimiyeti, milletin seçtiği vekiller eliyle kullanır.” ifadesiyle, hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ve milletin bu hakkını seçtiği temsilciler aracılığıyla kullandığı vurgulanmıştır.

Sonuç

Hâkimiyet milletindir ilkesi, Türk siyasi tarihinde uzun ve mücadelelerle dolu bir sürecin sonucunda yerini bulmuştur. Bu ilke, Türk Anayasası’nın temel yapı taşlarından birini oluşturur ve Türk demokrasisinin temelini oluşturur. Türk milleti, egemenliğin kaynağı olarak kabul edilmekte ve yönetim hakkını doğrudan kullanmaktadır. 1924 Anayasası’nın kabulüyle birlikte anayasal güvence altına alınan bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik ve özgürlükçü değerlerinin temelini oluşturmaktadır.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir