Bugün sorulan sorumuz:
Atatürk Dönemi Türk dış politikasında izlenen genel ilkeler nelerdir?
Atatürk Dönemi’nde Türk dış politikasının temel ilkelerini ve hedeflerini keşfedin: Bağımsızlık, iyi komşuluk ilişkileri, bölgesel işbirliği ve Batı’ya açılım.
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının Temel İlkeleri
Atatürk Dönemi, Türk tarihinin en çalkantılı ve aynı zamanda en dönüştürücü dönemlerinden birini temsil eder. Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğan yeni Türkiye Cumhuriyeti, içeride köklü reformlar gerçekleştirirken, dışarıda da bağımsızlığını korumak ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için yoğun bir mücadeleye girişti. Bu mücadelede yol gösterici olan ise, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde şekillenen ve “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesiyle özetlenen dış politika anlayışıydı.
Bağımsızlık ve Egemenliğe Sıkı Sıkıya Bağlılık
Atatürk Dönemi Türk dış politikasının en temel ilkesi, şüphesiz ki, mutlak bağımsızlık ve tam egemenliğe duyulan sarsılmaz inançtı. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nu fiilen parçalayan Sevr Antlaşması’nın ağır şartları, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük için verdiği mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti. Bu durum, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının da temel belirleyicisi oldu. Atatürk, her fırsatta, Türkiye’nin kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu ve hiçbir şekilde başka bir devletin himayesi altına girmeyeceğini vurguladı.
Bu ilkenin en önemli yansımalarından biri, Lozan Antlaşması’nda elde edilen diplomatik zaferle kendini gösterdi. Türkiye, Sevr Antlaşması’nın dayattığı ağır şartları reddederek, Lozan’da gerçek bir barış antlaşması imzalamayı başardı. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli sınırları çizildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınması sağlandı. Böylece, Atatürk Dönemi Türk dış politikasının temel hedefi olan bağımsızlık ve egemenliğin korunması, büyük ölçüde gerçekleştirilmiş oldu.
İyi Komşuluk İlişkileri ve Bölgesel İşbirliğine Önem
Atatürk, yeni Türkiye’nin güçlü ve müreffeh bir ülke olabilmesi için barışçıl bir dış politika izlemesi gerektiğine inanıyordu. Bu anlayıştan hareketle, komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmayı ve bölgesel işbirliğini geliştirmeyi önceliklendirdi. Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması, bu politikanın ilk örneklerinden biriydi. Bu antlaşma ile iki ülke arasında dostane ilişkiler tesis edildi ve Türkiye, Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği çetin mücadelede önemli bir müttefik kazandı.
Atatürk’ün bölgesel işbirliğine verdiği önemin bir diğer göstergesi ise, 1934 yılında İran, Irak ve Türkiye arasında kurulan Sadabat Paktı’ydı. Bu pakt, bölgedeki istikrarı ve güvenliği sağlamayı amaçlıyordu ve üç ülke arasında siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda işbirliğini teşvik ediyordu. Atatürk, bu tür bölgesel işbirliği girişimlerinin, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak ve bölgedeki barışa katkıda bulunmak için hayati önem taşıdığına inanıyordu.
Değişen Dünya Düzenine Uyum ve Batı’ya Ekonomik ve Kültürel Açılım
Atatürk Dönemi Türk dış politikasının bir diğer önemli özelliği ise, değişen dünya düzenine uyum sağlama çabasıydı. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da yeni bir güç dengesi ortaya çıkmıştı ve Türkiye, bu yeni düzende kendine yer edinmek zorundaydı. Atatürk, bu amaçla, Batı ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeye ve Türkiye’yi Batı’nın ekonomik ve kültürel sistemine entegre etmeye çalıştı.
Bu politikanın bir yansıması olarak, Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne üye oldu ve uluslararası örgütlerle işbirliğini artırdı. Ayrıca, Batılı ülkelerle ekonomik ilişkiler geliştirildi ve yabancı yatırımlar teşvik edildi. Atatürk, Türkiye’nin Batı’nın teknolojik ve bilimsel gelişmelerinden faydalanarak kalkınabileceğine inanıyordu. Bu amaçla, eğitim alanında da Batı’dan esinlenerek köklü reformlar gerçekleştirildi.
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasının Mirası
Atatürk Dönemi Türk dış politikası, bağımsızlık, egemenlik, barış ve işbirliği gibi evrensel değerlere dayanan ilkeli bir duruş sergilemiştir. Bu dönemde atılan adımlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda saygın bir konuma yükselmesini sağlamış ve sonraki dönemlerde Türk dış politikasına ışık tutmuştur. Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi, bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının temelini oluşturmaktadır.
—
Bir yanıt yazın