Bugün sorulan sorumuz:
Asur Kanunları ile Sümer Kanunları arasındaki benzerlikler ve farklılıklar nelerdir?
Asur ve Sümer kanunlarını inceleyin ve eski Mezopotamya’da hukuk, ceza ve toplumdaki büyüleyici benzerlikleri ve farklılıkları keşfedin.
Eski Mezopotamya’da Hukuk ve Düzen: Asur ve Sümer Kanunlarının Karşılaştırılması
Mezopotamya’nın kadim topraklarında, uygarlığın şafağında, Sümerler ve Asurlular, yalnızca etkileyici mimari ve karmaşık sosyal yapılarıyla değil, aynı zamanda yazılı kanunların bilinen en eski örnekleriyle de insanlık tarihine damgasını vurmuşlardır. Bu kanunlar, bu toplumların değerlerine, sosyal yapısına ve adalete bakış açısına ışık tutmanın yanı sıra, Batı hukuk geleneği de dahil olmak üzere sonraki hukuk sistemleri üzerinde derin bir etki yaratmıştır.
Bu makale, Asur ve Sümer kanunlarının inceliklerini, benzerliklerini ve farklılıklarını ele alarak, bu iki medeniyetin hukuki uygulamalarının inceliklerini ortaya koymaktadır. Her iki kanun sistemi de temelde adaleti ve düzeni sağlamayı amaçlarken, cezaların niteliği, toplumsal hiyerarşiye verilen önem ve belirli suç ve cezaların ele alınması gibi konularda farklılık göstermektedir.
Misillemenin Gölgesinde: Sümer Kanunu ve Ur-Nammu Kanunları
Tarihte bilinen en eski yazılı kanunlardan biri olan Ur-Nammu Kanunları, MÖ 21. yüzyıla kadar uzanmakta ve Sümer kralı Ur-Nammu’nun adını taşımaktadır. Bu kanunlar, çivi yazısıyla kil tabletlere yazılmış ve hem hukuki kararları hem de toplumsal davranış kurallarını ortaya koymuştur. Sümer hukukunun çarpıcı bir özelliği de “kısasa kısas” veya “göze göz, dişe diş” ilkesine vurgu yapmasıdır. Bu kavram, suçun niteliğine orantılı bir ceza verilmesini, genellikle fiziksel cezaya odaklanılmasını ifade etmektedir.
Örneğin, Ur-Nammu Kanunları, saldırı, hırsızlık ve zina gibi suçlar için belirli cezalar içermektedir. Bir kişiye zarar verilmesi durumunda, fail benzer bir yaralanmaya maruz kalırdı. Benzer şekilde hırsızlık, mal varlığının iadesini ve ek bir cezayı gerektirirken, zina da genellikle hem suçlu tarafların hem de zina edilen kişinin ölüm cezasıyla cezalandırılırdı. Bununla birlikte, Sümer hukuku mali tazminat kavramını da kabul etmiştir. Bu durum, özellikle bir köle veya sosyal hiyerarşide daha düşük birinin dahil olduğu durumlarda belirgindir.
Asur Hukuku: Hammurabi Kanunlarından Etkilenme ve Ayrılma
Sümer hukukundan yüzyıllar sonra ortaya çıkan Asur hukuku, daha merkezi bir devletin ve daha güçlü bir kraliyetin etkisiyle şekillenmiştir. En iyi bilinen Asur hukuku örneği olan Orta Asur Kanun Tableti, MÖ 15. ve 13. yüzyıllar arasında derlenmiştir ve Hammurabi’nin ünlü Babil Kanunlarından önemli ölçüde etkilenmiştir. Bununla birlikte, Sümer hukukundan farklı olarak Asur hukuku, toplumsal hiyerarşiye daha belirgin bir vurgu yapmış ve farklı sosyal sınıflara mensup kişiler için farklı cezalar öngörmüştür.
Asur toplumu, soylular, sıradan insanlar ve kölelerden oluşan katı bir şekilde tanımlanmış sınıflara bölünmüştür ve bu ayrım hukuki uygulamalarına da yansımıştır. Örneğin, bir soyluya karşı işlenen bir suç, bir sıradan insana karşı işlenen aynı suçtan daha ağır bir şekilde cezalandırılırdı. Asur hukuku, zina, iftira ve büyücülük gibi suçlar için de sert cezalar öngörüyordu. Zina, özellikle bir soylunun karısının dahil olması durumunda genellikle ölümle cezalandırılırdı. İftira, yani bir kişinin itibarına zarar veren yanlış iddialarda bulunmak, ağır para cezaları ve hatta bedensel cezalarla cezalandırılabilirdi. Büyücülük ise devlete karşı ciddi bir suç olarak kabul ediliyordu ve genellikle ölüm cezasıyla sonuçlanıyordu.
Benzerlikler ve Farklılıklar: Eski Mezopotamya’da Hukuki Bir Süreklilik ve Değişim
Asur ve Sümer kanunları, eski Mezopotamya toplumlarının hukuki ve sosyal manzarasını şekillendiren belirgin benzerlikler ve farklılıklar sergilemektedir. Her iki sistem de adaleti ve düzeni sağlamayı, suçları tanımlamayı ve bunlara karşılık gelen cezalar belirlemeyi amaçlamıştır. Orantılı ceza kavramı, yani suçun ciddiyetine uygun bir cezanın verilmesi, her iki hukuk sisteminde de temel bir ilke olmuştur. Benzer şekilde, hem Sümer hem de Asur hukuku, sözleşmeler, mülkiyet, aile ve kişisel yaralanma dahil olmak üzere medeni hukukun yönlerini ele almıştır.
Bununla birlikte, bu ortak zeminlerde bazı önemli farklılıklar ortaya çıkmıştır. Sümer hukukunun “kısasa kısas” ilkesine olan vurgusu, özellikle fiziksel cezalar ve mali tazminat yoluyla misillemeye odaklanmasıyla belirgindir. Tersine, Asur hukuku, Hammurabi Kanunlarından etkilenmiş olsa da, toplumsal hiyerarşiye daha belirgin bir vurgu yapmış ve farklı sosyal sınıflara mensup kişiler için farklı cezalar öngörmüştür. Bu farklılık, Asur toplumunun katı toplumsal yapısına ve yasanın bu sosyal düzeni sürdürmedeki rolüne işaret etmektedir.
Ayrıca, Asur hukuku, Sümer hukukuna kıyasla belirli suçlar ve cezalar açısından daha ayrıntılı ve kapsamlı görünmektedir; bu da zamanla hukuki uygulamalarda yaşanan gelişmeyi ve kodlama ihtiyacını yansıtmaktadır. Örneğin, Asur hukuku, devlet meselelerini, kraliyet kararnamelerini ve idari prosedürleri ele alan hükümler içermekte olup, bunlar Sümer hukukunda daha az belirgin bir şekilde ele alınmıştır.
Sonuç: Eski Hukuk Geleneklerine Bir Bakış
Asur ve Sümer kanunları, yazılı hukukun en eski örnekleri olarak, insan uygarlığının gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Bunlar, adalet, düzen ve toplumsal kontrol arayışında insan toplumlarının karşılaştığı karmaşık zorluklara ışık tutmaktadır. Benzerlikleri ve farklılıkları, hukuki uygulamalardaki sürekliliği ve değişimi vurgulamakta, belirli toplumsal yapıların, kültürel değerlerin ve zaman içindeki gelişmelerin hukukun şekillenmesindeki rolünü göstermektedir. Asur ve Sümer kanunlarının incelenmesi, yalnızca bu eski medeniyetlerin iç işleyişini anlamamızı sağlamakla kalmamakta, aynı zamanda kendi modern hukuk sistemlerimizi ve adalet anlayışımızı şekillendiren tarihsel temeli de ortaya koymaktadır.
Bir yanıt yazın